YİNE BATI- BATI

Garp diye bir yer, bir şey var mı? Doğu yönün karşısındaki desek veya doğunun zıddı desek bazılarımız tebessümle karşılayabilir.

Batı bir yön, biz onu bir birikime ad yapıyoruz, bir medeniyetin adı haline getiriyoruz. Batı medeniyeti derken ilim ve araştırmanın, teknoloji ve konforun, insan haklarının ön planda tutulduğu Avrupa’yı kastetmiyor muyuz? İnsanlığın huzur ve refahı bazılarına bir ütopya gibi görünen ama bugün o yolda mesafeler kat ettiğimiz demokrasi cephesi, insan hayatına, düşüncesine ve kutsallarına saygılı bir yönetim şekli, mahsullerini toplamaya çalıştığımız düşünce ve ifade hürriyeti sadece o medeniyetin değil, bugün insan aklının ve bilimin ortaya koyduğu bir birikim, bir ütopya.

İyi çiçekler yanında zakkumlara da hayat hakkı tanıyan yönetim biçimi. Bazılarının bizden değil dediği batı. Biz batıyı bilim, deney ve metot olarak gördük. Ya değilse benzeyeceğimiz kusursuz bir örnek olarak görmedik ki.

Şimdi kılık kıyafetlerimiz; donmuş ve çağların ötesini özleyen beyinler için; bir taklit olarak değerlendiriliyor, şapka yerine bereye sığınmak, hatta şalvarı bir dindarlık görüntüsü haline getirmek isteyenler var. Pantolon hayaları(erbezlerini) sıkıştırıyormuş da, şalvar rahatlık sağlıyormuş. Pantolonu biraz bol diktirseniz ne olur denilince cevap yok.

Asıl mesele giydiğimiz elbiselerin batı icadı olduğu ve onlara has bir kıyafet olduğu yanlış zannına dayanmasıdır. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidiniz, gelişmiş ülke insanları bizim giydiğimiz kıyafetleri giyiyorlar. Bu kıyafetler çağın kıyafetidir, ya değilse şu veya bu ülkenin kıyafeti değildir. İnsan aklı ve zekâsı bu kolaylıkları ve güzellikleri bulmuş ve süratli bir yayılmayla bedenlerimizi ve kıtaları dolaşmıştır.

Kültür seviyeleri belli düzeyin altında kalan, az gelişmiş toplumlarda farklı giysiler kullanılmaktadır. O ülkelerde eğitim ve kültür seviyesi yüksek kesim, dünyanın tercihi gibi giymektedir. Özellikle ülke dışına, eğitim, ticaret ve benzeri sebeplerle giden fertler, ülkelerinin geleneksel giysilerini bırakıyor ve çağın giysilerini giyiyorlar.

Az gelişmişlik ölçülerinden birisi de herkesin bizim gibi giymesi, bizim gibi yaşaması halinde her şeyin sütliman olacağı varsayımıdır. Böyle düşünen beyinlerin yeterli bir birikimi olmadığı ve çağa damga vuran bilim verilerinden hiçbirisi ile yeterince yakınlık kuramamış olduğunu hemen sezeriz. Bir anlamda haddini ve çapını ölçemeyen bir tiple karşı karşıya olduğunuzu anlarsınız.

Bugün karşı çıktığımız bir gidişatı, bir giyeceği, bir yiyeceği zamanla beğenip benimsediğimizi hiç mi hatırlamıyoruz. 

Bütün iyi gidişlerin temelinde, olgun ve hoşgörülü insanların, çağı anlamış insanların kalem izleri, emekleri ve gayretleri vardır.

 (2010)

  • 18.12.1933’te Niğde’de doğdu. Niğde Dumlupınar İlkokulu (1946), Niğde Ortaokulu (1949), dört yıla yakın İstanbul’daki lise öğrencilik yılları (1949-23.6.1953), Niğde Lisesi (1955), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1959) mezunu. Bir süre öğretmenlik yaptı. (1962-1967). Genelde serbest avukat olarak çalıştı.

  • Galeri

  • İletişim