TÜRKÇE, DÜNYANIN EN ZENGİN DİLLERİNDEN BİRİSİDİR

İSMAİL ÖZMEL

      Türkçe gerek ahengi, gerekse söz varlığı ve anlatım gücü bakımından dünyanın en zengin dillerinden birisidir.

      Dil, onu kullananların sevgisine muhtaçtır,  kullananların ona gereken değeri verip vermediklerine bakar, eğer bir kayıtsızlık görürse, üzülür, maneviyatı bozulur.

       Dil büyülü bir canlıdır, onu müşfik bir anne gibi görmek ve gözetmek, kucaklamak gerekir. Anlaşma vasıtası olarak Türkçeyi konuşan insanlar, bu dilin ne kadar hayati bir varlığımız olduğu bilinsin ister. Bazı diller ve Türkçe ile ilgili rakamları vererek bir karşılaştırma yapma imkânını sunmak istiyorum.

       TÜRKÇE, KONUŞANLARININ ÇOKLUĞU YÖNÜNDEN DÜNYANIN EN ZENGİN BEŞİNCİ DİLİDİR.

“Çince(Sekiz lehçesiyle birlikte) konuşan sayısı 1.300.000.000

İngilizce  (Dünyada)     konuşan sayısı     427.000.000

İspanyolca       “             konuşan sayısı     266.000.000

Hintçe (Urduca ile birlikte)                     223.000.000

TÜRKÇE(Bütünlehçeleriylebirlikte)    220.000.000

Arapça(Bütün lehçeleriyle birlikte)      181.000.000     

Portekizce                                                      165.000.000

Bengalce                                                         162.000.000

Rusça                                                               158.000.000

Japonca                                                           124.000.000

Almanca                                                          121.000.000

Fransızca                                                        116.000.000

(Yüz milyondan fazla konuşanı olan diller)” (Yeni Türkiye Dergisi Kasım –Aralık 2013, sayı:55, Sayfa:21)

      Türk Dili ummanının kıyısında her gün, en az bir kahve içimi kadar, oturup kıyıdan ufuklara bakmadan, seyirciyi saran, çevre ve iklimi düşünmeden geçen günler, ömürden kayıp zamanlar olarak değerlendirilmelidir.

      Dil duyarlığının oluşması için önce Türkçenin edebiyatı ve hayati zenginlikleriyle öğretilmesi, en güzel örnekleriyle insanlarımızın tanıştırılması gerekir. Bu en güzel örnekleri hiç olmazsa insanlarımız kütüphanelerinde ciltler halinde görmeli ve tabii ki okumalıdır. 

      Daha kat edeceğimiz çok mesafe olduğu, günlük konuşmalarımızın seviyesi ve ön plandaki konuşmaların konuları bize yeterli bir kanaat veriyor sanırım.

  • 18.12.1933’te Niğde’de doğdu. Niğde Dumlupınar İlkokulu (1946), Niğde Ortaokulu (1949), dört yıla yakın İstanbul’daki lise öğrencilik yılları (1949-23.6.1953), Niğde Lisesi (1955), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1959) mezunu. Bir süre öğretmenlik yaptı. (1962-1967). Genelde serbest avukat olarak çalıştı.

  • Galeri

  • İletişim