ŞEHİR KÜTÜPHANELERİ

İsmail  ÖZMEL

         Her düşüncenin her icraatın bir mantığı ve mesnedi vardır. En anlaşılmaz, en girift işleri yapan kişilerin de bir dayanağı vardır. Bu belge ve bilgileri bilmeden bir değerlendirme yapmak eksik olabilir, kusurlu olabilir. Bu sebeple bir konu değerlendirilirken hangi yöntemler uygulanabilir? Düşünmeye değer.

         Bu bir demokrasi meselesi ise, bu bir insan hakları meselesi ise gelişmiş demokrasilerdeki uygulamalarla, Anayasa Mahkemesinin kararları ve ilmi içtihatlara dayanarak bir değerlendirme yapılabilir. Eğer siz haklar ve hürriyetler ve onların genişletilmesi gayretlerinin hiç uğramadığı bir ülkenin şartları ile meseleye açıklık getirmeye çalışırsanız, gayretlerinizin boşa gideceğini söylemek bir kehanet olmaz.

         Mesele bir eğitim meselesi ise bunun DEĞERİNİN BELİRLEYİCİ ÖLÇÜSÜ ne olabilir diye düşünmekte haklısınız. Çünkü eğitimle ulaşılması gereken hedef iyi belirlenmez ve tarif edilmezse gayretlerin dağınıklığı asıl hedefi gittikçe uzaklaştırır, siz eğitim ve öğretim işini çözecekseniz önce ne yapmak, nereye ulaşmak istediğinizi açık seçik belirtmeli ve önce bu gaye konusunu açıklığa kavuşturmak durumundasınız.

         Nasıl bir gençlik yetiştirmek istiyorsunuz?

         Bugünkü geldiğimiz noktada aksayan yerler ve yönler nelerdir? Yeni nesil konuştuğu dili, Türkçeyi yeterince biliyor mu? Edebi metinlerle tanışıklığı ne kadardır? En az bir yabancı  dili öğretelim, ikinci bir alfabe öğretelim dinimizi öğretelim diyebilirsiniz. Bu bilgileri vermekte bir gayeniz vardır. Ana dilimizi iyi öğrettikten sonra bir veya birden çok yabancı dili öğretmek, bunu becerebiliyor muyuz? Öğretemiyoruz. Öyleyse dil konusunda bir metot eksikliğini kabul etmeliyiz. Biz önce yabancı dil öğretmenlerine önce Türkçeyi ve edebiyatını iyi derecede öğretmemiz gerekir. Sonra öğretmeni olduğu yabancı dili öğretelim, sonra o da çocuklarımıza gerektiği gibi öğretsin.

         Yabancı dille eğitim yaptığını iddia eden okullardaki şartlar ve imkânlar, hakikaten derslerin bir kısmını yabancı dille yapacak kadar Türkçe’ye ve o yabancı dile hâkim mi?

         İşin ciddiyetini önce kim kavrayacak, gençlere hedef tayin eden merci önce bu kanatlarla bu kuş uçar mı, uçmazsa hangi kanatları ilave etmek gerekir yahut da hedefi tayin edecek  olan anlayış, önceden tespit edilmiş bir kalıba  gençliği sığdırmaya mı çalışacak yahut da ortak aklı egemen kılarak bir orta yolu mu tercih edecek?  Denilebilir ki geniş kapsamlı bir beyin fırtınası dönemi yaşamamız gerekecek.           

         Hangi yönünüzü ön plana çıkarmak isterseniz isteyiniz önce okumayı birinci derecede ihtiyaçlarımız arasına dâhil etmemiz yani okumamız gerektiğine çocuklarımızı ikna etmemiz ve bu alışkanlığı onlara kazandırmamız gerekir. Bunun için de onlara çok güzel kütüphaneler ve çok güzel kitaplar sunmamız isabetli ilk adımdır. Bunun için de her şehir merkezine mükellef bir kütüphane kurmayı planlamamız ve uygulamaya koymamız gerekir diye düşünüyorum.

         Şehir Kütüphanelerinin işlevi ne olmalıdır?

         Şehirlerimiz bir kültür ve sanat hazinesidir. Bunların bir kısmı müzelerde, kütüphanelerde, bir kısmı da vatandaşın elindedir veya hafızasındadır. Bu eserler uzmanlar eliyle derlenip değerlendirilerek bedeli mukabili kütüphanelere intikal ettirilmesi sağlanabilir.

         Bunlar içinde eski yazma eserler, defterler, şeriye sicilleri,  eski vakfiyeler ve buna benzer belge ve bilgilerin toplanması onların kaybını önleyeceği gibi, bunlardan faydalanmak isteyen araştırmacıların ve okuyucuların istifadesine sunulması da sağlanmış olur.

         İlk adım olarak her şehir merkezine milyonluk kitapları, belge ve görüntülü tespitleriyle süslenmiş bir güzel ve geniş kütüphane kurmayı önemli işler listesine almamız ve en kısa sürede uygulamaya koymamız gerekir diye düşünüyorum.