İSLAM VE İSLAM HUKUKU ÜZERİNE BİR METOT DENEMESİ

Hiçbir şey sizi Allah’ı anmaktan geri koymasın.

     

      İslam dini ile İslam hukuku bir ve beraber olarak değerlendirilmiş ve bu gelenek böylece devam edip gitmektedir. Hukukla iman ve itikat ve ibadet hükümleri akademik metinlerde ayrı ayrı mütalaa edildiği halde, müminler bu iki konuyu bir ve beraber görmek istemelerinin sebebi nedir? Bugün için bu çok zor bir soru, çünkü bu konuda müminlerin kafalarına yerleşmiş bir anlayış vardır. Bu anlayış bu konularda konuşmayı gereksiz gördü ve İslam dini ve hukuku üzerine konuşan bu konuların uzmanı kişiler de sözlerini; vatandaşı incitmeyecek bir şekilde söylemeye özen gösterdi. Bir dereceye kadar bu düşünceye ben de katılıyorum. İnsanların alıştıkları ve uyguladıkları bir gelenek vardır. Onun dışına çıkmak elbette çok zordur.

               Okullarda ve fakültelerde ayrı ayrı bölümler halinde okutulan bilgiler vatandaşa neden ulaşmamaktadır? Demek ki camiye de ulaşmamaktadır bu bilgiler. Çünkü camiye ulaşsaydı zaman zaman konuşulanlar arasında ibadet bahisleri ile hukuk bahislerinin müstakil dersler halinde incelendiği gerçeği toplumca da bilinmesi gerekirdi.

               Görüyoruz ki sömürülen ve bütün zenginlikleri istismar edilen ülkeler İslam dünyasındadır. Demek ki bu camianın önemli bir eksiği var ki gelişmiş emperyalist ülkeler hep onların toprakları ve kaderleri üzerine etkili olmaya çalışıyorlar. Onların yurtlarını ve zenginliklerini ellerinden almaya çalışıyor ve bazılarından da alıyorlar.

     

 

İslam dünyası fikri, ilmi ve teknolojik gelişmeleri niye kendisi yapamıyor?

               Ömer Nasuhi Bilmen ’den iki cümle:

  1. “Bir müçtehid, kendisinin hakka isabet ettiğini kesin bir şekilde iddia edemez. Ancak isabet ettiğine galip zan ile inanır.”
  2.  “Bir müçtehidin daima isabet etmesi gerekmez.” (Ömer Nasuhi Bilmen. Hukuku İslamiye Kamusu.1996 Ankara, S:270)

Bu eserde Peygamber’in Amr bin As’a hitaben: “Hüküm ver, isabet edersen senin için on sevap, hata edersen bir sevap vardır” diyor. (Ömer Nasuhi Bilmen. A.g.e. s:271)

“İçtihada her durumda sevap düşer” açıklamasına dayanarak ben de bu konudaki yorumlarımı sunmak istiyorum.

     Prof. Dr. Şakir Berki ile önce öğrencisi sonra da sevdiği bir dostu olarak yıllarca görüştük konuştuk. Bir gün sohbet İslam hukuku ile Roma Hukuku’nun karşılaştırılmasına kadar geldi. İslam hukukunda dört ekol vardır. Buna karşılık Roma hukukunun iki ekolü vardır. Diyerek İslam hukukunun zenginliğini anlatmıştı. Ama biz onu yeterince işlemeyi beceremedik demeyi de ihmal etmedi.

                  Tarihçi Halil İnalcık bir eserinde, kanunnameleri daha iyi anlamak ve değerlendirmek için bir yıl Ankara hukuk fakültesinde ders gördüğünü bir eserinde belirtiyor. Kanunnameleri ve Osmanlı belgelerini iyi bir değerlendirmeye tabi tutmak için buna ihtiyaç duydum demektedir. Demek ki kanunları ve kanunnameleri yani hukuku anlamak, iyi anlamak ve iyi anlatmak için bir hukuk tahsiline en az genel bir hukuk kültürüne ve mantığına ihtiyaç vardır. Çünkü bugünkü hukukumuzun geldiği seviyeyi hukukla ilgisi olmayanların anlaması ve ulaşılan ayrıntıyı ve adaleti anlamasına imkân yoktur. Çünkü içtihat kanun değildir. Bir meseleye dair ortaya atılmış bir cevaptır, bir çözümdür. Bu bir Mahkeme kararı ise  emsal teşkil edebilir. Benzer konudaki meselelere çözüm üretirken bundan yararlanabilir. Bir başka ifade ile bir içtihatlar yığını, yazılı hukuk sistemi, kanun haline getirilmiş (kodifiye edilmiş) bir yasa değildir.

İslam’la İslam Hukuku

         Şimdi İslam hukuku ile İslam dinini bir arada ve aynı mekânda muhafaza edersek, hukuka dinin dokunulmazlığını kazandırmış oluruz diye düşünüyorum. Halbuki hukuk zamanla değişir, zaman içinde insanların ve toplumların ihtiyaçları daima değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişen ve gelişen hayata, hukuki meselelere çözümler üreten içtihat kapısı açık bir hukuk anlayışının yaşatılması gerekir. Uygulama ve tarih içindeki seyir bu merkezde midir? O halde bu mesele üzerinde durmaya düşünüp münakaşa etmeye ihtiyaç vardır.

         Belki de kesinkes bu yanlış, ben bunu bilirim bunu söylerim diyebilirsiniz. Ama biliniz ki böyle bir dayatma ve itiraz İslam hukukunun genel hükümlerine aykırıdır, dedik yukarda: “Bir müçtehid, kendisinin hakka isabet ettiğini kesin bir şekilde iddia edemez. Ancak isabet ettiğine galip zan ile inanır.”

      Beraber düşünelim ve düşüncelerimizi fısıltı gazetesine değil, kitaplara yoksa makalelere dökelim, serin kanlı okuyup düşünelim. İslam dünyasında bilimsel düşünce ve hukuk mantığı bakımlarından bir eksiklik mi var diye düşünelim. Bu fikri üretimsizliğin sebebi ne olabilir? Bu mesele hepimizin meselesi olmalıdır.

       Bu konuda belki birçok sebep ileri sürülebilir ve sürülmelidir. Ama buradaki asıl mesele, diyorum ki bu sebeplerden birisi dinin değişmezliğindeki ayrıcalığın hukuka da tanınması ve hukuka dokunulmazlık verilerek aynen tekrarlanmasıdır, zamanlar boyu aynen yaşatılmasıdır diye düşünüyorum. Hâlbuki hukuk zamanla değişir ve değişmesi gerekir. ÇÜNKÜ İNSANLAR DEĞİŞİYOR, MESELELER ARTIYOR VE FARKLI KARAKTERLİ YENİ OLAYLAR ORTAYA ÇIKIYOR. Bütün bunlara bir çözüm için hukukun geliştirilmesi veya gelişmiş hukuklardan faydalanılması gerekir. Bu engeli(handikabı) geçmeye Osmanlı döneminde başladık ve Cumhuriyetle birlikte Türkiye eksiklerini tamamladık. Artık kendi hukukumuzu kendimiz yazıyor ve Anayasa’mızın yetkili kıldığı organların yardımıyla(TBMM) yasa ihtiyacımızı karşılıyoruz.

       Ben bu yorumları ülkem için vermiyorum. Çünkü Cumhuriyetin kurulması ile bu meseleler yerli yerine oturmuş, Türkiye bu noktaları aşmıştır. Ben özellikle ezilen kırılan İslam dünyasını düşünerek bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Sonuç:

      Hiçbir şey sizi Allah’ı anmaktan geri koymasın. Saygılarımla.

 (28.03.2018 Çarşamba)

İSMAİL ÖZMEL

 

  • 18.12.1933’te Niğde’de doğdu. Niğde Dumlupınar İlkokulu (1946), Niğde Ortaokulu (1949), dört yıla yakın İstanbul’daki lise öğrencilik yılları (1949-23.6.1953), Niğde Lisesi (1955), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1959) mezunu. Bir süre öğretmenlik yaptı. (1962-1967). Genelde serbest avukat olarak çalıştı.

  • Galeri

  • İletişim